Dar Zamanlar IV – Sanmak

Babam, sanma derdi; sanmak insanı mahveder. Girme beklentiye, senin için adım atmalarını sanma; yaparım, ederim, severim… Sanma! Net ol, emin adım at; nereye olduğu önemsiz. Bir şeyleri zannederek geçirme güzel ömrünü…

Sanmalar evreninde yaşadım ki ben hep. Hayaller kurarak bir şeyler umdum. Daha çok ümit ettiklerim başımı yardı ama, olsun. Canım, acımadan kıymete binmedi ki; kan içinde kaldığım da oldu, gözyaşlarımda boğulduğum da. Hep, daha çok inandım içinde kaldığım bu evrene, bir çıkış gibi… Daha yüce bir şey gelip beni alacak ve hayallerimi süsleyen köşelere götürecek sandım.

Adımlar atıp, koşan ben olsam da yine umarsızca insanlardan bekledim birçok şeyi. Kendimden gelecek, bana ait olan birçok şeyi… Yanıldım her defasında, şaşırtmadı demek istiyorum ama her insanda şaştım kaldım. Sandım ki herkese kendim gibi yaklaşırsam, her insanda kendimi bulurum. Zannettim ki onlara güvenirsem, iyi niyetimi her defasında demet demet dağıtırsam benim olacaktı, bütün o güzellikler. Halbuki mahvolmuşum ben. Dar bir zamana itmişim kendimi, bilmeden.

Bilginin en büyük düşmanı, bilgisizlik değildir. Bildiğini sanmaktır.

Stephen Hawking

Yanlış yerlere adım attım, pek çok hayalin peşinden koştum; kolaydı çünkü sanarak ilerlemek ya da gerilemek veya yerinde saymak. Sonuçta gerçeklerin yarısı, sanmaların bütününe eş. Değil mi? Kocaman, sanrılı, çıkmaz bir labirent gibi aslında. Dar bir zaman etrafında döndüm, yolu buldum zannedip, başka bir çıkmazda buldum kendimi. Asıl olandan uzak, mahvoldum. Yine, bilmeden.

Oysaki varacak bir yerim yoktu. Daha çok acı çekmek, hüzünlenmek ve buruk bir gülümseme ile dar zamanlara bakmak vardı. Sanki bir sonrakilere ışık tutmak ya da yol göstermek vardı. İstediğim buydu, görmek istediğim sendin, özlediğim her şey o, ayrılmayacaksın; yaralanmayacağımı, düşünce tutulacağımı, ben ölmeyeceğimi sandım. Halbuki bütün o zanların sanrıları gösterdi bir bir; net olmayı, emin adım atmayı, sanmamayı…

Evet, haklısın baba ama alışmışım bir kere sanmaya, kanmaya, kanamaya… Doğru ya da yanlış, bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum. Geçici bir heves, bir çözüm, belki de umut benim için. Mahvolmama izin veriyorum, kaçmak için her şeyden. Anlaşılmazlıklardan, insanların samimiyetsizliğinden, zamanın darlığından… Başka bir dar zamanda yine mahvolurken hatırlayacağım sanırım bu satırları. O zamana kadar kendimden daha az yok olmak dileğiyle…

Naçizane.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s