“Hiç değilse bir olduğumuzu
Bir an olsun düşünebilmeyi”
Öne çıkan
Dar Zamanlar IV – Sanmak
“…Sonuçta gerçeklerin yarısı, sanmaların bütününe eş. Değil mi?..”
“Hiç değilse bir olduğumuzu
Bir an olsun düşünebilmeyi”
Neyi, nerede, nasıl ve ne zaman yapacağını bilmemek, yaşamaların farklı ve de güzel olanı değil midir zaten?
“Sarılıyordum sevginin saflığıyla
Görmeden bıçakların kurnaz yüzünü”
Bir gezginim herkes gibi. İsmimden mi gelir bilmem ama bir yolcuyum. Senle yürüyen, senden ayrılan, kendinden kopup inceldiği yerden bağlanan…
“Birbirine uymazken, karışıverir
Gerçek yalana, renkler tersine”
Bilinmezlik ya da belirsizlik. Belki de bilgisizlik. Hayır, belirsizlik bu. Tanımsız, biçimsiz, varlık ve de yokluk arasında. Dar bir zaman…
“Belki de haklıydı Nietzsche”
Bembeyaz bir tuval düşün. Hayatın bu tuval olsun. Fırçalar kendine kattıkların; renklerse tanıdığın, biriktirdiğin insanlar olsun…
“Belki de demir atmıştır
Tam da olması gereken yere”
Ama her şeye rağmen tüm planlarımız, hareketlerimiz ona göre şekilleniyor. Onunla anlam kazanıp onunla değersizleşiyor.
“Ve yıldızlar şahitken seni sevdiğime
Bir meltem getirir seni bana
Tuz kokusundan da öteye”
İyi kötü dile gelen birçok şey var. Penceresi açılan odaya dağılan rüzgâr mesela dilinde bir şarkı ile: uuuwww…